CHP Milletvekili Deniz Yücel, öğretmen Emine Karakaş’ın gözaltına alınmasını eleştirdi

CHP İzmir Milletvekili Deniz Yücel, öğretmen Emine Karakaş’ın Cumhuriyet’in 100. yılı kutlamalarında yaptığı konuşma nedeniyle gözaltına alınmasını eleştirdi ve Karakaş’a destek verdi. Yücel, “20 yıllık bir ceza hukukçusu olarak çok rahat söyleyebilirim ki Emine öğretmenin konuşmasında suç teşkil edecek hiçbir şey yok. Antalya Emniyeti’nin veya bu gözaltı talimatını veren kişilerin yaptığı işgüzarlık” dedi.

CHP İzmir Milletvekili Deniz Yücel, dün TELE1 kanalındaki Habere Doğru programında Zeynel Lüle’nin konuğu oldu. Yücel, Antalya’da bir özel okulda öğretmenlik yapan Emine Karakaş’ın Cumhuriyet’in 100. yılı kutlamalarında yapmış olduğu konuşmasından dolayı gözaltına alınmasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Yücel, şunları söyledi:

“EMİNE ÖĞRETMENİN KONUŞMASINDA SUÇ TEŞKİL EDECEK HİÇBİR ŞEY YOK”

“Emine Karakaş’ın konuşmasını defalarca dinledim, her dinlediğimde gözüm doluyor. Çünkü o kadar güzel, o kadar içerikli, o kadar dolu… Bu kısa konuşmaya bunun sığdırılması gerçekten kıymetli bir iş. Biz siyasetçiler olarak vermek istediğimiz mesajı bu kadar kısa ve net bir şekilde vermeyi her zaman başaramıyoruz. 20 yıllık bir ceza hukukçusu olarak çok rahat söyleyebilirim ki Emine Öğretmenin konuşmasında suç teşkil edecek hiçbir şey yok. Antalya Emniyeti’nin veya bu gözaltı talimatını veren kişilerin yaptığı işgüzarlık. Konuşma içeriğinde bir siyasi partinin ismi geçmiyor, siyasi bir kişinin ismi geçmiyor. Sadece ‘Türkiye Yüzyılı’ geçiyor.

“TÜRKİYE YÜZYILI BENCE KOCAMAN BİR YALANDIR”

Türkiye yüzyılı bence kocaman bir yalandır, ülkemizin içinde bulunduğu hayat pahalılığını, ekonomik krizi, işsizlik sorununu, mülteci sorununu unutturmak için ortaya atılmış güçlü Türkiye yalanıdır. Türkiye Yüzyılı’nın perde arkasında Cumhuriyet değerleriyle ve laiklik ilkesiyle oynama, anayasayı değiştirme gibi hesaplar var. Bir taraftan ülkenin sorunlarını unutturup, diğer taraftan milli ve manevi duyguları güçlü, muhafazakar kesime ‘Güçlü Türkiye’ algısı aşılanmakta, perde arkasında da Cumhuriyet değerleriyle hesaplaşmanın hazırlığı yapılmaktadır. Buna siyasi dolandırıcılık da diyebiliriz.

Anayasa’nın 26. Maddesi, ‘Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir’ der. Emine Karakaş’ın yaptığı budur. Kaldı ki okulda siyaset yapılmış olsa dahi bunu soruşturmak Emniyet’in işi değil, Milli Eğitim Bakanlığı’nın işidir. Ama bu konuşmanın içeriği ne emniyeti ne yargı makamlarını ilgilendirir. Herhalde bir yerlerden bir talimat geldi… Bu olay kişi özgürlüğü ve güvenliğinin olmadığının en temel kanıtıdır.

“BU KONUŞMA YA DA EYLEM NEDENİYLE KAMU GÜVENLİĞİ AÇISINDAN AÇIK VE YAKIN BİR TEHLİKE ORTAYA ÇIKMASI LAZIM”

Soruşturma açıldığı belirtilen TCK’nın 216’ıncı maddesi, ‘halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep ya da bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimine diğer bir kesim aleyhine kin ve düşmanlığa sevk etmek ve tahrik etmek’, böyle bir şey var mı konuşmada? Yok. Bu yeterli mi? Suçun oluşması için böyle bir şey de yeterli değil. Bu konuşma ya da eylem nedeniyle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlike ortaya çıkması lazım. Bir takım toplumsal olaylar olması lazım. Bir takım infial olayları olması lazım. Böyle bir şey de yok. Bu da bu suçun konuşulması ve tartışılması abesle iştigal.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir